Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Ocak 2012 Pazartesi

AKLIM FİKRİM OYUN EĞLENCE BENİM

Bu sabahın kör vakti ( her sabahın kör vakti olduğu gibi) işe gitmek üzere evden çıktığımda yolda takım elbiseli, paltolu bir adam gördüm.

Adam bir arabanın üzerinden eline kar aldı.

Ben de “aaaa sabah sabah kartopu mu oynayacak?” diye düşündüm ve adamı izlemeye başladım.

Ama sabahın kahramanı arabanın üzerindeki karları temizledi ve kapısını açıp arabasına bindi :) Bu hiç aklım gelmemişti :)

Galiba kafam bir başka algılıyor benim :)

25 Ocak 2012 Çarşamba

DURUM ANALİZİ

Aynaya baktım ve gördüklerimi özetliyorum :

- Zaten pigment özürlü ben, mevcuttaki renklerini de kaybetmiş ve kağıt gibi bir yüz

- Sulanmış,nereye bakması gerektiğine karar veremeyen, açık kaldıkları her an azap çeken gözler

- Yüzdeki mecburen tek renkli alan olarak ön plana çıkmış, fazla mesaiden yorgun ve silinmekten hırpalanmış kırmızı bir burun

Evet, bütün bu veriler doğrultusunda söyleyebilirim ki ben hastayım :(

18 Ocak 2012 Çarşamba

ARTIK BEN DE KABUL EDİYORUM























Gökçeada’ya gittiğimizde gecenin bir vakti ada merkezinden uzak bir yerdeki pansiyonumuzda ekipten bir arkadaş bileğini burktu.Çantamdan ağrı kesici bir merhem ve bandaj çıkardığımda bana çok normal gelen bu davranışım herkes tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştı.


Hata bir arkadaşım “Nane Şekeri nerdeyse çantasından serum çıkarıp takacak” diye durumu özetlemişti :)



Yolculuklarda ,evde kaza ve hastalık gibi durumlara müdahale için hep gerekli ilaçları ve ekipmanı bulundururum.



Bununla birlikte geçen gün düşüp dizimi parçaladıktan sonra akşam evde yukarıdaki malzemelerin tam olması ve pansumanımı gayet rahat yapabilmem durumumun farkına varmamı sağladı.



Öyle pimpirikli felan değilim ama sanırım fazlaca tedbirliyim.

16 Ocak 2012 Pazartesi

BUZDA DANS

Ben de kendi çapında yeni hobiler peşinde koşan,koşa koşa bu hobileri uygulamaya başlayan biriyimdir işte.

Ama bazen denemelerimi modası geçtikten,popülaritesini yitirdikten sonra deneme mecburiyetinde kalabiliyorum.

Bugün olduğu gibi…Buzda dans etmek gibi…

Yarışma bitti, unutuldu gitti ben daha yeni deniyorum.

Bu sabah buz üzerinde pek de gönüllü olmayarak anlık bir figürler kombinasyonu yapıverdim.Aslında bu duruma buzun benimle dansı desek daha doğru olacak sanırım.Çünkü ben onun orada olduğunu, beni sinsice ve hevesle beklediğini bilmiyordum.

Ve bu dansın yerçekimine yenik düşmemle sonuçlanacağını da…Bilsem yolumu değiştirir ya da buzun beni dansa davetine ı-ıh der giderdim.

Yakalandım işte ve kendimi yerde buluverdim.Küüüüttttt!!!!
Sonuç?

Dizde açık bir yara ve vücudum %60 ı ezik ( ileriki günlerin müstakbel çürükleri )

Durumumu öğrenen arkadaşlarımın birkaçının tepkisini söylüyorum.”Geçmiş olsun güzelim.Seni senden nasıl koruyacağız bilemiyorum” ,“ Hay Allah Nane Şekeri yine nasıl yaptın bunu?”,”Tatlım sen niye hep kendine böyle zarar veriyorsun?”…

Oysa ki ben sadece sabah işe gitmek üzere servise yetişmeye çalışıyordum L Bay Buz ile sarmaş dolaş dans etmek değil…

24 Haziran 2011 Cuma

AMA BEN?...

Yeme içme konusundaki birkaç kişilik performansımın herkeslerin dikkatini fazlasıyla çekmesi nedeniyle ( kendimi bildim bileli ben böyleyim.hala kimse alışamadı.niye alışamıyorlar anlamış değilim :)) ben de normal bir insan evladı kadar beslenmeye karar verdim.

Abur cuburlarımı günlük değil, haftalık tüketmeye başladım,öğünlerimde bir kişilik miktarlarla tanıştım falan felan.

Bir gayret içindeydim anlayacağınız:)

Ben bu takdire şayan iradem ile mutlu mesut yaşamaya başlamışken.Tam da etraf tarafından yediğim lokmalar sayılmaz diye düşünürken şöyle bir ifade ile karşılaştım.

“Nane Şekeri biraz az ye yaaaa!!!”

Diyemedim ama ben zaten azaltmıştım yediklerimi bu azaltılmış hali :(

21 Mart 2011 Pazartesi

EF Bİ AAY

Üç sezon fringe dizisini ard arda izledikten sonra;

Etrafımdaki herkesin ya kafasının uçup ya da patlayacağına inanmaya,

Acebağ bu arkadaş bir şeyp şiftır mıdır diye düşünmeye,

Kendimi Olivya Danım zannetmeye,

Ofis giriş kartımın üzerinde neden Ef Bi Ay yazmıyor diye öfkelenmeye,

Kartımı bina girişinde turnikelere okutmak yerine güvenlik görevlilerine göstermek istemeye,

Telefonlarımı “Danım” diyerek açmaya,

Neden ben de Ef Bi Ay Binasında çalışmıyorum diye sorgulamaya,

Elimdeki dosyaları dahili iletişim ile Harvırd’da Voltır Bişıp’ın labratuvarına inatla göndermeye çalışmaya,

Ve en önemlisi benim beyaz atlı prensim Piitır Bişıp’ın neden ortalarda görünmediğine,

Yoksa paralel evrendeki diğer Nane Şekeri mi Piitır Bişıp’ımı çaldı götürdü diye düşünmeye

Başladım .

Şimdi karar veremiyorum fringe izlemek benim için tamam mıdır? devam mıdır?

16 Ocak 2011 Pazar

EYVAH EYVAH 2
















Eyvah Eyvah 2 yi izledim hafta sonu.

İlkinden daha güzel, daha eğlenceli.Çok güldük :)Çok güzel vakit geçirdik filmi izlerken.

İlk filmde de çok eğlenmiştik ama tam olarak bulamadığım bir eksiklik vardı. İlk filmi izlediğimde bundan bahsetmiştim.

İkinci filmde bu da yok.Başından sonuna çok beğendim.

Tabiii benim Çanakkale memleketine olan özel sevgim, beğenim de daha bir keyifli izlememi sağladı.Bu yaz Bozcaada ve Geyikli’ye de gittiğim için taze mekan anıları ile izledim.

Film, ilkinin devamı olduğu için ilkini izlemeden ikinci filmi izlemeyiniz.

Güzel vakit geçirmek için iyi bir seçim.

Keyifli seyirler…