Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Mayıs 2009 Pazartesi

HAYATIMI KEDİLER BASTI!

Son zamanlarda bir kedicik zincirleme reaksiyonuna girdim sanırım.
Kedilerden nefret etmemekle birlikte hiçbir zaman özel bir ilgim de olmamıştır ve asıl önemlisi sokulganlıkları, insanın üzerine atlamaları gibi gösterdikleri davranışlardan dolayı onlarla pek anlaşamamışımdır.
Öyle yemeğe gittiği yerde kendi yemeği ile masaya gelen kedileri besleyen biri hiç değilimdir. Bu huyumu bilenler de bana anlayış göstererek onları beslemek gibi bir aksiyona geçmezler genellikle.
Küçükken evimizin bahçesinde bulduğumuz kedi yavrularını beslemek dışında pek bir ilişkim de olmamıştır kedilerle.
Ama bir süredir ne oldu, nasıl oldu bilmediğim bir şekilde kediler hayatıma giriverdiler. Hayatıma girdi dediysem hala bir kedim yok, bir kedi edinmeye niyetim de yok.
İlk olarak arkadaşımdan aldığım ve burada yorumlarımı yazdığım Dewey adlı kütüphane kedisi ile başladı bu süreç. Ardından sevgili arkadaşım Gelinn’in kedisi Lokum ile tanıştım. Sadece tanışmakla da kalmadım onun bulunduğu yerden kaçmadım, ayaklarımın dibinde dolaşmasından korkmadım hatta bundan büyük de keyif aldım :)
Ve şimdi yeni bir kitaba başladım. Bilin bakalım ne hakkında? Zor bir soru oldu değil mi? :) Tabii ki bu kitap da kediler hakkında. Uygarlık Tarihini Değiştiren 100 Kedi adlı bir kitap( Kitabı yine Dewey’i aldığım arkadaşımdan aldım).Yeni başladım, şimdilik eğlenceli gibi görünüyor. Bittiğinde kitabın detaylarından bahsedeceğim.
Bu kadar kedicik bir tesadüf olabilir mi? Yoksa bu benim hayatımda bir dönemin başlangıcı mıdır?
Göreceğiz…

21 Mayıs 2009 Perşembe

VAKUM POŞET OPERASYONU

Artık herkes iyi biliyor son derece düzenli, düzeni sürekli güncellenen bir odaya sahibim( Aaah eskiden böyle miydim ben? ).Düzen düzeyimi bir seviye daha arttırmak isteği ile kendime vakum poşetler aldım dün. Hemen kullanmak üzere büyük de bir heves ile hoplaya zıplaya evimin yolunu tuttum akşam :)
Buraya kadar her şey son derece normal, sıradan ve olağan. Tamamen bir yanılgı. Fırtına öncesi sessizlikmiş bu durum.
Bütün bu huzurlu beklenti benim saf bir şekilde anneme bu planımdan bahsetmemle normal sınırlarından çıkmaya başladı. Hayatımın hatalarından biri daha işte. Biliyorsun huyunu hatunun. Düzen yapmaya bayıldığını ve en önemlisi kendisine yasak olan benim odama müdahale ile yanıp tutuştuğunu. Sus, sessiz, sedasız yap işte işini di mi? Yok ben ders almayacağım :(
Neyse, boy boy poşetleri görünce mutluluktan uçtu ,gülüşü bir başka oldu annemin.Bir ara gözünde “hah elime düştün, görürsün sen” bakışı gördüm sandım ama önemsemedim yanıldığımı düşündüm.Yanılmamışım!!!!!
Dolabımın, çekmecelerimin hepsi indirildi, çıkarıldı, yeniden indirildi, yeniden çıkarıldı. Onu şöyle koysak daha iyi, böyle yerleştirsek daha düzgün olur cümlelerinin arasında ben sefil fare bütün o eşyaları taşıyıp, yerleştirmekten bitap düştüm. Üstelik oda öyle bir hale geldi ki yeniden toparlanması gerekiyor. Herşey heryerde :(
En son kendi odasında da aynı şeyleri bana yaptırmak istediğinde ben çoktan kazan kaldırmış, isyan bayraklarımı açmıştım.
Sonuç?
Mutlu, mesut, büyük zafer kazanmış bir anne; vücudunun her yanı ağrıyan telef olmuş bir Nane Şekeri :(Sabah işe gelirken yataktan kalkamayacak haldeydim.
Alınan Ders?
Asla anneye temizlik ve düzenleme düşünceleri kati suretle, her ne olursa olsun paylaşılmayacak!!!!!

15 Mayıs 2009 Cuma

BİR HAMBURGERDEN MEKTUP ALDIM :)

Üzgüüün, süzgüüüün ama çok da şirin bir hamburgerden mektup aldım bugün.Gözleri yollarda kalmış,benden haber alamayınca meraklanmış ve hemen bir mektup yollayıvermiş :)
İşin aslı şöyle.
İşyerinde tıngııır mıngır çalışırken kırmızı zarflı bir mektup aldım.Baktım Mc Donald’s dan geliyor.Zarfın içinden promosyon kuponlar ya da broşürler çıkmasını beklerken bu üzgün bakışlı hamburger adamın resminin olduğu kart çıktı.
Bir dönem yemeğe çıkmayıp ofise sipariş verirken Mc ‘i çok arıyordum. Bununla birlikte yediklerime dikkat etme zorunluluğu ortaya çıkınca sipariş veremez oldum. Onlar da bu şirin ve yaratıcı fikir ile bana ulaştılar. Beğenilerimi ileten bir mail yazdım hemen ben de, bu ince espri ile günüme keyif kattıkları için :)
Bir süre daha sipariş veremeyecek gibi görünsem de belli olmaz belki de bir kaçamak yapar sevindiriveririm benim sevgili Hamburger Arkadaşımı :)
Bana yazdığı mektubu da şöyle.
Sevdiceğim,
Akrepler yelkovanları kovaladı, günler geçti, aylar bitti.
“Birazdan arar, vakti olmamıştır, hattı düşürememiştir”diye kendimi avuttum.
Dostlarım”unut” dediler.
Şarkılar seni söylediler. Mamafih sen aramadın.
Beni sesine hasret bıraktın. Peki, sevdiceğim öyle olsun.
Canım yemek yapmak istemediğinde nereden sipariş verdin?
Arkadaşların “ Big Mac” dediğinde için hiç mi burkulmadı? Miden kazınmadı?
Hani “gülü solana kadar, seni ölene kadar…”dı?
Ne oldu?
Hadi, yine ara.
Bir aramanla koşar gelirim.
Evet bilirim.
Ben de seni severim.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

BİRKAÇ SÖZ...

Bugün okuduğum ve çok hoşuma giden 2 sözü bloguma taşımak istedim.


1. LIFE IS NOT ABOUT WAITING FOR THE STORMS TO PASS. BUT IT’S ABOUT LEARNING TO DANCE IN THE RAIN. – UNKNOWN


(Hayat, fırtınaların geçmesini beklemek değildir.Hayat, yağmurda dans etmeyi öğrenmektir. -Kaynağı Bilinmiyor)


2.THE BAD NEWS IS THAT TIME FLIES; THE GOOD NEWS IS THAT YOU’RE THE PILOT. – MICHAEL ALTSHULER


( Kötü haber şu ki zaman uçup gidiyor ; İyi haber ise pilot sensin )

DEWEY : DÜNYANIN KALBİNE DOKUNAN KÜTÜPHANE KEDİSİ






Dünyanın En Ünlü Kedisi Dewey'in Öyküsü


Yayınlandığı ilk günde dünyada rekor ilgi gören ve sıradışı öyküsüyle tüm dünyada insanları derinden etkileyen, yüreklerini ısıtan Dewey şimdi Türk okuyucularıyla buluşuyor...


Nane Şekeri'nin Yorumu:


Kedilere özel bir ilgim bulunmuyor. Hatta yanıma yaklaşmalarından da hiç hoşlanmam ama Dewey yazarın anlatımıyla da size kendini sevdiriyor.

Okunması son derece rahat.Yolculukta , işe geliş-gidişlerde trafiği size unutturabilecek keyifli bir kitap.

Aslında yazar Dewey'i anlatırken ağırlıklı olarak kendi hayatına da yer vermekte.Hayatında karşılaştığı zorluklardan,nasıl üstesinden geldiğinden ya da başarısız olduğundan içten bir dille bahsediyor.

Eğer şu sıralar havalar güzel öyle ağır kitaplarla uğraşamam, güncel de bir kitap okuyayım diyorsanız bu kitabı bir seçenek olarak değerlendirebilirsiniz.

12 Mayıs 2009 Salı

BİR BLOG TANITIMI

Bana blog virüsünü bulaştıran arkadaşımın sayesinde blog dünyasına adım attığımda etrafımdaki olayları daha farklı bir gözle incelemenin yanı sıra bu işi yapanların bloglarını da incelemeye başladım.
İnsanların ne tür konularda, ne şekilde yazılar yazıp bloglar oluşturduğunu araştırmaya, beğendiklerinizi o kişileri hiç tanımasanız bile düzenli olarak izlemeye hatta bir süre sonra eksiklerini bile bulmaya başlıyorsunuz ( her zaman hayranlık uyandırmıyor bu bloglar :))
Çok belirli konularda yazılar yazabilir, beğendiğiniz konuları blogunuzda yayınlayabilir ya da bir günlük gibi kendinizi ifade edebilirsiniz. Kısacası burası sizin atış alanınız, bu alanı isteklerinize göre siz şekillendiriyorsunuz.
Kısa bir zaman önce blog gelişimim için internette dolaşırken tesadüfen gördüğüm bir blogdan bahsetmek istiyorum. Dünyanın en yaşlı bloggerlarında biri olarak tanımlıyor kendisini ama sanırım bu konuda tek :) Blog sahibinin adı Randall Butisingh.Kendisi 1912 doğumlu ve 2007 yılından bu yana blogunu yazıyor.Üstelik yazıları bilgisayarında kendisi yazıyor.Hayran olmamak mümkün değil.Arşivindeki tüm yazılarını henüz okuyamadım, yeni başladım ve sadece birkaç yazısını okudum.Her güne 1 yazı şeklinde günlük olarak yazılarını okumayı planlıyorum.En son Anneler Günü ile ilgili yazdığı yazısında bakış açısının ne kadar farklı ve özel olduğunu görebilirsiniz.
Hep söylediğim bir söz vardır ( bana ait değil, geçmişte okuduğum ve çok hoşuma giden bir söz) “ 20 yaşında iken 90 yaşında gibi yaşamak; 90 yaşında iken 20 yaşında gibi yaşamak”. Bu bir seçim aslında ben hep ikincisini tercih ettiğimi söylediğimde insanlar genellikle bunu hayatınızın geçen zamanını yok sayarak kendini kandırmak olarak algılasa da Randall Butisingh benim tezime ve seçimime çok iyi bir örnek.”Bizden geçti, artık çok geç, başlamakta geç kaldık …”diye düşünenlere inat yaşlanmadan, yaş alarak hayatın içinde var oldukça pes etmeden, edilgen bir şekilde köşesine çekilmeden ben hep varım demek!
Blogum ya da blog dünyası ile ne kadar ilgisiniz bilemem ama Randall Butisingh’ın en azından birkaç yazısını okumak faydalı olacaktır diye düşünüyorum.Aşağıda blog adresini bulabilirsiniz.
http://randallbutisingh.wordpress.com/

6 Mayıs 2009 Çarşamba

ATLAS DERGİSİNDEN ÜCRETSİZ MÜZEKART



Daha önce ( 02.03.09 tarihli yazımda ) detaylarından bahsettiğim Müze Kart'ı Mayıs Ayında Atlas Dergisi ücretsiz olarak veriyor.İlginizi çekerse detaylarını Hürriyet gazetesinin aşağıdaki linkinden okuyabilirsiniz.

5 Mayıs 2009 Salı

BU GECE HIDRELLEZ

5 mayıs 'ı 6 mayısa bağlayacak bu gece Hıdrellez.

Bu gün dileklerinizi gül ağaçlarının dibine koymayı mı ,yoksa geceyi vur patlasın çal oynasın deyip eğlenerek mi , hiçbirinden vazgeçemem ikisini de yaparım mı dersiniz bilmiyorum ama bana gönderilen bir etkinliği ve detaylarını aşağıda ilginize sunmak isterim.

Gönlünüzden geçenlerin kabul olması dileğiyle...

Ahırkapı Hıdrellez Şenlikleri 2009 Programı
Tarih: 5 Mayıs 2009, Salı

Yer: Ahırkapı Parkı, Çatladıkapı

Saat: 19.00 – 24.00 Program 19.00 - Ahırkapı Park’ta “Hıdrellez 2009” açılışı
- Standlarda çeşitli bahar yiyecek ve içecekleri...
(Dönerci, kokoreçci, nohutlu pilavcı, köfteci, balık-ekmekçi,
midye dolmacısı, midyeli-pilavcı, börekçi, baklavacı, dondurmacı,
kuruyemişçi, ve diğer...)
- Limonatacı, şerbetçi ve diğer her türlü içecek arabaları...
Roman müziklerinden canlı örnekler...
20.00 - Konserler
23.40 - Hıdrellez 2009 ateşleri... Barış, bereket, sağlık, mutluluk dilekleri
Giriş Ücreti: YokYiyecek İçecekler: Sokak tezgahlarındaki yiyecek-içecek ile -özel çağrılılar dışındaki katılımcılara sembolik rakamlarla ücretli.Konser: Bu sene bir ana konser alanı ve bir çok sahne ve alanda akustik müzik yapacak gruplardan bazıları şöyle: Buzuki Orhan, Lüleburgazlı Küçük Hasan ve Tamer Kum, Göksenin İleri ve Anadolu Folk, Makedon Koçani Orkestrası, Trakya All Stars, Ahırkapı Roman Orkestrası, Pire Mehmet ve Roman Orkestrası, Babaeski Roman Orkestrası, Kolektif İstanbul, Semaver Kumpanya Tiyatro Topluluğu, Mısırlı Ahmet Ritim Grubu ve Türkiye’nin ve Dünya’nın farklı bölgelerinden Roman grupları...Karşılama ve Danışma Standı: 2 ana girişte birer danışma masası ile tüm soru ve ihtiyaçlarınız cevaplandırmaya çalışılacaktır.
UlaşımSon 9 yıldır, Ahırkapı’daki Armada Otel ve civarında kutlanmakta olan “Ahırkapı’da Hıdrellez Şenlikleri”, bu yıl, 5 Mayıs 2009, Salı akşamı, Armada Otel civarında değil, fakat yine Ahırkapı’da, sahilde bulunan “Ahırkapı Parkı’nda” kutlanacaktır. Bu değişikliğin gerekçesi, Şenlik’in her geçen yıl daha çok sayıda ziyaretçi tarafından rağbet görmesi, bu yüzden katılımcılardan gelen “izdihamı önleyin!” talebine kulak verilmesidir.Geçen yıllardaki tecrübelerimiz ışığında katılımcıların etkinlik alanına daha rahat bir şekilde ulaşabilmeleri için toplu taşıma olanaklarını tercih etmelerini önemle tavsiye ediyoruz:Toplu Taşıma ile Etkinlik Alanına Ulaşım1) Kabataş - Zeytinburnu tramvayı ile “Sultanahmet” durağında inilir ve Çatladıkapı’dan sahile çıkılır.2) Sirkeci’den banliyö treni ile “Kumkapı” durağında inilir ve sahil yolundan yürüyerek ulaşılır.3) Sirkeci-Yeşilköy hattında çalışan 81 no’lu otobüsle “Çatladıkapı” durağında inilir."Hıdrellez 2009"a özel araçları ile gelmekte ısrar edenler ya da öyle gelmek zorunda kalanlar ise aşağıdaki otopark noktalarından yararlanabilirler:Özel Araçlarla Gelecekler İçinEtkinlik Alanına Yakın Park NoktalarıÖzel araçla geleceklere tavsiyemiz, aşağıda listelenen, geniş kapasiteli otoparkları kullanmalarıdır.1. Eminönü Belediye Otoparkı,2. Sarayburnu Otoparkı,3. Cankurtaran Turist Otobüsleri Parkı.4. Sultanahmet Meydanı,5. Çatladıkapı Turist Otobüsleri Parkı,6. Yenikapı IDOOtoparklardan sorunsuz yararlanılabilmesi için özel araçlarıyla geleceklerin şu hususlara dikkat etmeleri gerekiyor:Bakırköy - Yeşilköy yönünden gelenlerSırasıyla - Yenikapı IDO iskelesindeki otoparka, Kumkapı’daki otoparka, Çatladıkapı’da etkinlik alanının hemen yanındaki otoparka veya Cankurtaran’daki turist otobüsleri parkına - araçlarını bırakabilirler ve yürüyerek etkinlik alanına ulaşabilirler.Şişli – Beşiktaş yönünden gelenler,Eminönü'nde Yeni Ticaret Odası'nın yanındaki Belediye Oto Parkına (kapasite 500 araç) araçlarını bırakıp Eminönü-Zeytinburnu tramvayına binerek Sultanahmet durağında inebilirler, ardından da yürüyerek Çatladıkapı’dan sahil yoluna inerek etkinlik alanına ulaşabilirler (ulaşım planı#3). Ya da Sirkeci Tren İstasyonu’ndan Kumkapı’ya kadar (2 durak) tren ile seyahat edebilirler ve sahil yolunu takip ederek 10 dakikalık yürüme mesafesindeki etkinlik alanına ulaşabilirler.Kadıköy – Üsküdar yönünden gelenler,Üsküdar – Eminönü vapuru veya motoru ile karşıya geçenler ile Kadıköy – Eminönü vapuru ile karşıya geçenler Eminönü-Zeytinburnu tramvayına binerek Sultanahmet durağında inebilirler. Ardından da Çatladıkapı’dan sahil yoluna inerek etkinlik alanına yürüyebilirler. Ya da Sirkeci tren istasyonundan Kumkapı’ya kadar (2 durak) tren ile seyahat ederler. Daha sonra sahil yolunu takip ederek 10 dakikalık yürüme mesafesindeki etkinlik alanına ulaşabilirler.