Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Ekim 2009 Perşembe

MERSİN GEZİSİ 4
















YEDİK… İÇTİK… ÇATLAMADIK

Ama kilo aldık tabii…

Aslında bu geziyi gezip görmeden çok sürekli bir yemek yeme gezisi olarak özetlemem sanırım yanlış olmayacak.

Gezinin başında “…Ya çok yedik… Ama daha yeni yedik, bunu da yersek çok olmaz mı?” derken kısa sürede hemen duruma yüksek bir adaptasyonla yemek yeme şansımızı, yeni tatlar deneme seçeneklerimizi sorgulamadan, teeek tek gerçekleştirdik. Önümüze yemek geliyordu ve biz yiyorduk, sonra başka bir şey geliyordu onu da yiyorduk, sonra bir başkası şeklinde sabahın erken saatlerinde başlayan yemek serüvenimiz gecenin geeeç saatlerine değin sürüyordu. Biz bu durumu çabuk kabullendik :)

Neler yedik? Neleri denedik? Şimdi sıralamaya başlıyorum :)

Tantuni

Eh Mersine gitmişken yemeden olmaz diyerek ilk yemek düzeni bozumlarımıza tantuni ile başladık.

İstanbul’da 1-2 kez yemiştim ve pek sevmemiştim. Ama kaynağında yiyince işin rengi değişiyormuş. Olağanüstü bir şey :)Şimdi yine İstanbul’da yemiyorum o kadar güzel değil diye :)

Tantunimizi “açık” olarak tanımladıkları dürüm şekli ile yedik. Lüp lüp ağza atılması da çok kolay oluyor :) Daha az yağlı isterseniz biftek istiyoruz deyin dediler bilenler. Biz de öyle dedik o şekli ile de yedik. Üzerine limon sıkın böyle yenir dediler üzerine limon da sıkıp yedik bol bol, gündüz gece. :) Limonlu şeklini ben pek sevmedim.

Sıkma Börek

Sıkma böreğin resmini çekmeyi unuttuğumu yedikten sonra fark ettim :( Burada görüntüleyemeyeceğim.

Peynirli, dürüm şeklinde gözleme olarak tanımlayabilir, yine çok lezzetli olduğunu söyleyebilirim.

Kerebiç

Bu bir çeşit tatlı. İrmikli bir hamuru içli köfte gibi şekillendirip içine fıstık ya da ceviz koyarak hazırlıyorlar. Tatlının en ilginç yanı kreması. Çöven kökünün kaynatılarak elde edilen sıvının krema haline gelene kadar çırpılıp fazla bol şeker ile krema haline getirilerek yapılıyormuş. Kerebiç tatlısını bu köpük gibi kremaya batırarak yiyorsunuz.

Çok fazla tatlı, kreması hafif buruk bir tada sahip. Önce 1–2 lokma tadına bakılıp beğenilirse 1 porsiyon söylemenizi tavsiye edeceğim.

Ben çok çok beğendim.

Cezerye

Bunu sanırım hemen herkes biliyordur. Havuçlu lokumlar diyordum ben ama burada döner gibi yaprak yaprak kesilerek satıldığını gördüm. Bu şekli de çok güzel. Hep dikdörtgen prizma şekline alışık olunca böylesi değişik geldi.

Gittiğinizde mutlaka almanızı önereceğim. Ben oldum olası çok severim, objektif bir yorum getiremeyeceğim.

Dondurmacı Halil’den aldık. En meşhuru o dediler. Pişman da olmadık. Cezeryemizi alırken dondurma yemeyi de ihmal etmeyerek yeme içme yüklemelerimize son hız devam ettik :)

Şalgam Suyu

Küçükken, dolapta görüp, meyve suyu sandıktan sonra birden içerek hiç beklemediğim bir tatla karşılaştıktan sonra nefret ettiğim, bir daha da sevemediğim içecek.

Mersinden almadan dönemeyin dediler. Bunu pek seven ev halkıma hediye olarak aldım ve getirdim. Sevenler harika bir şey olduğunu söylediler. Kendim test etmedim.

Ciğerci

Ciğercileri çok ünlüymüş ciğer yemeden dönmeyelim düşüncesi ile bir de ciğerciye daldık. Ama ben ciğerden de nefret ettiğim için yemedim. Yiyenler beğendiler. Daha çok gecenin bir vakti ciğer yemek tuhaf geldi :)

Kahvaltı

Dönüş yapacağımız günün sabahı sahilde kahvaltı yapmaya karar vererek yine mutlaka gitmemiz için Jasmin Cafe’yi önerdiler. Biz de gittik bol bol olan açık büfeden bool bol faidelendik :)
Foto 1: Mersin sahil görüntü
Foto 2: Açık tantuni
Foto 3: Tantuniyi limonlama aşaması
Foto 4 : Kerebiç
Foto 5 : Kerebiç içi açılmış şekilde