Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Ocak 2011 Pazar

EYVAH EYVAH 2
















Eyvah Eyvah 2 yi izledim hafta sonu.

İlkinden daha güzel, daha eğlenceli.Çok güldük :)Çok güzel vakit geçirdik filmi izlerken.

İlk filmde de çok eğlenmiştik ama tam olarak bulamadığım bir eksiklik vardı. İlk filmi izlediğimde bundan bahsetmiştim.

İkinci filmde bu da yok.Başından sonuna çok beğendim.

Tabiii benim Çanakkale memleketine olan özel sevgim, beğenim de daha bir keyifli izlememi sağladı.Bu yaz Bozcaada ve Geyikli’ye de gittiğim için taze mekan anıları ile izledim.

Film, ilkinin devamı olduğu için ilkini izlemeden ikinci filmi izlemeyiniz.

Güzel vakit geçirmek için iyi bir seçim.

Keyifli seyirler…

11 Ocak 2011 Salı

CM101MMXI FUNDAMENTALS














Dün akşam Cem Yılmaz’ın yeni oyununu izledim.

Ben, Cem Yılmaz sevenlerden olduğum için imzası olan çalışmasını izlemek isterim.Farklı projeler deneyip, hep olduğu yerde kalmadığı için de ayrıca sevenlerindenim.

Çok güzel vakit geçirdim, çok eğlendim.Siz de bir Cem Yılmaz sever iseniz gidiniz,eğleniniz :)

Gösteriden önce 1 saat oturacak yer bulmadığım için hasarlı bileğim ile ayakta bekledikten sonra tavan yapan ağrılarıma da ilaç gibi geldi kendisi.

Gidelim, gülelim, eğlenelim :)

9 Ocak 2011 Pazar

YENİ BLOGUM OKUR YAZAR NANE ŞEKERİ








2011 yılına hızla başlarken yeni procelerimi de uygulamaya başladım.



Bunlardan biri de sadece kitaplardan bahsettiğim yeni blogum okur yazar nane şekeri .



"Daha bu bloguna zaman ayıramıyorsun, bir de yenisini mi ekledin?" dediğinizi duyar gibiyim.Ama artık bloglarımın her ikisine de gereken özen ve zamanı ayıracağım :)

Yeni bloguma ait yazılarımı takip etmek isterseniz sizleri de beklerim...

8 Ocak 2011 Cumartesi

NASIL BİR GÜNDÜ ANLAYAMADIM??

Geçtiğimiz Perşembe gününün nasıl bir gün olduğunu hala anlayabilmiş değilim.

Etkisinden bile ancak kurtulup olanları yazabiliyorum.

Yoldan geçen birine bana zarar ver desem sanırım benim kendime yaptıklarımı yapamazdı.

Güne işyerinde bir arkadaşımla kültürel farklılıkların hayatımızdaki yeri konulu bir tartışma ile başladım ki hiç tarzım değildir ofiste fikirlerimi ısrarlı ve keskin bir şekilde tartışmak ve konuyu uzatmak.Ama yaptım.

Sonrasında dikkatsizlikle ,üstelik benimle alakasız bir işe imzamı atmamla aldığım saçma salak sorumluluk.

Mesai saatlerini böyle tuhaf bitirdikten sonra akşam spora gitmeden önce almayı planladığım eldivenleri almanın mutluluğu ile şansımın döndüğünü düşünerek mutlu oldum ve kutlama amaçlı kendime Starbucks ‘da sert bir kahve ısmarladım.Ama kader ağlarını örmüştü bir kere kısa güzel anların sonrasında kabus yeniden başladı ve sıcak kahveyi içerken kazağımın üzerineee döküverdim!!!

Aman yandım diye durumu düzeltmeye çalışırken sakinleşeyim,yeni cicilerime bir daha göz atayım dedim ve fark ettim ki eldivenlerimin birinde sorun var !

Düşündüm, mağazadan hala uzak değilim, spora gitmeye vaktim var gidip hemen değiştirebilirdim .Düşünmez olaydım.

Bir hızla gittim mağazaya tekrar ama dannnn diye bir ses duyduğumda , acıyan bir vücut hissettiğimde ,mağazanın içerisine ulaşamayınca ve en son içeride koşan mağaza çalışanlarını gördüğümde anladım ki ben mağazanın cam kapısına gömmüşüm kendimi.Ama nasıl bir gömmek.Garfield’ın cama yapışmasını düşünün.Aynı öyle değil.Garfield ve cam arasında yer yer boşluklar vardı.Ben de o bile yoktu!!!

O akşam mağaza personeline değişik bir deneyim yaşattıktan,eldivenlerimi değiştiremeden acıyan vücudumla artık hepsi bu kadardır diye düşünerek yola koyuldum.

Sporuma güzel güzel başladım, üzerimde yarattığı güzel yetkiye taaaam dalacaktım ki ayak bileğimin ters dönmesi ile yerimden sıçradım.Ve güzelce sakatlanmış bir bilekle baş başa kaldım.
Hala moralimi yüksek tutmaya çalışıyorum.Bütün günü düşündükçe ne oluyoruz ya hu derken hala yaşadığıma şükrediyorum.

Normalde sokakta kum gibi olan taksiler o gece bir yerlere dağılmış beni sakat bacağımla baş başa bırakmışlar.20 dakika caddede taksi bekledim,yolu bilmeyen bir taksi bulabildim ve evime sağ salim ulaştım.

Şimdi bandajlı, itina ile dinlendirilen bir bilek ile güzel İstanbul havasından yararlanamadan evde yatıyorum.

Ama o gün nasıl bir gündü,nasıl sağ çıktım o günden bilemeden ve şaşkınlığını hala üzerimden atamadan iyileşmeye çalışıyorum.

2 Ocak 2011 Pazar

BODY WORLDS ÜZERİNDEN 2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ



Durun, başlığa bakıp hemen korkmayın.Evet, bitirme tezi başlığı gibi ama içerik öyle olmayacak rahat olunuz :)


2010 yılını benim açımdan anlatmak istediğimde Body Worlds sergisi çok uygun bir örnek oluyor.


Body Worlds Haziran ayında sergilemeye başladığında hemen gitmeye karar verdim ama 2010 yılıma damgasını vuran iş yoğunluğum nedeni ile ancak serginin uzatılmış son gün ve nerdeyse son saatinde gidip görebildim.


Evet, 2010 da tam bu şekilde geçti ya son anda yakalayabildiğim ya da yakalayamayıp kaçırdıklarımla.Hiçbirşey zamanında olamadı.


Zaten 2010 girdikten sonra hatırladığım ilk şey “aaa bahar gelmiş!” oldu.2010 kışını hatırlamıyorum bile.Tek hatırladığım yığınla Excel tablosu.


2010 yılında ihmallerin arasında sevgili blogum da vardı.Bu sene umarım ona daha çok vakit ayıracağım.


Body Worlds’e gelince.


Kısaca suyu çekilmiş cesetler diyebilirim (böyle dediğime bakmayın ciddi bir emek ve teknik var ).Bir anatomi sergisi, uzun uzun vakit ayırdığınızda ve sesli rehber ile de daha anlaşılır oluyor.


Ama artık bitti. Umarım bundan sonra bitmeden sergi ve oyunlardan bahsedebilirim :)