Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Haziran 2010 Pazartesi

YAŞASIN LÜFER!!!



Zeytin İskelesi diye bir zeytinyağı markası var.Bir zeytinyağı sever olarak hiç denemedim ama reklamları hep dikkatimi çekiyor.

En son National Geographic dergisinin Haziran ayı sayısında bir reklamıdaha dikkatimi çekti.Reklamda benim çok hassas olduğum ve sık sık dile getirdiğim bir konuya Lüfer Balığı üzerinden değiniyordu.

Av boy yasağı altındaki balıkların neslinin tükenmemesi için talep edilmemesi, tüketilmemesi gerektiği!

Fikir Sahibi Damaklar’ın ,Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) işbirliği ile başlattığı “Boyu 24 cm’in altındaki lüferi işletmelerimizde ve tabaklarımızda istemiyoruz” kampanyasının bahsediyor ve destek veriyordu.Kampanya detaylarını buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Neden bu konu bu kadar önemli?5-10 cm için birbirimizi mi kıralım yani?Biraz küçük boydayken yesek ne olur?

Av boy yasağı altındaki balıkları tükettiğimizde henüz yumurtlamamış ve yeni nesile katkı sağlayamamış bir bireyi tüketmiş oluyor ve elbirliği ile o balığın neslini tehlikeye atıyoruz.

İsterseniz bunu bir de hemen lüfer örneği üzerinden anlatayım.

Lüfer,muhteşem lezzeti ile sularımızda balık deyince haklı bir şöhret ile ilk aklımıza gelen balık,çok keskin dişleri ile olağanüstü bir avcıdır.Lüfer gördüğünüzde bir kez daha dikkatle bakın sivri dişleri ve güçlü çenesini hemen fark edeceksiniz.Avlanması sıkı bir tecrübe gerektirir.Ayrıca balık ve deniz kültürünün baş tacıdır.

Izgarası insanın aklını başından alacak kadar lezzetlidir.Hmmm nasıl da canım çekti şimdi :)

Boy boydur bu lüfer kardeşlerimiz.En ufağından en büyüğüne doğru sıralarsak defneyaprağı,çinekop,sarıkanat,lüfer ve kofana ( artık kofanaya o kadar sık rastlanmıyor,genelde lüfere kofana muamelesi yapılıyor).

İşte hassas olmamız gereken nokta da bu. Boyları...

Çinekop iken henüz yavru vermediği için her çinekop yediğimizde lüfer neslini tehlikeye sokuyoruz!Üstelik henüz o dillere destan lezzetine de ulaşmamış iken.

Peki , ne zaman tüketilmesi uygundur?

Eylül ortalarından itibaren , Ekim, Kasım hatta Aralık ayına kadar olan dönemde en muhteşem zamanıdır lüferin.Yavrulamış,Karadeniz’de kendini toparlamış yağ bağlamış ( yani kendini beslemiş )bir şekilde İstanbul Boğazına geçerler ki biz onları lüp lüp yiyebilelim diye.

Bir de tüketilmemesi gereken dönemleri yazayım.

Haziran,Temmuz, Ağustos aylarında henüz Ege ve Akdeniz’dedirler ve yavru vermedikleri için yağlanmadan lezzetsiz olurlar.Bizler bu dönemde bu balığı tükettiğimizde uzun vadede lüfer stoklarımızı geri dönülmez bir şekilde tüketmiş oluyoruz.

Tam da lüfer yememe dönemine girdiğimiz şu günlerde bu konuda hassas olmamız gerektiğini düşünerek ve lüfer örneği altında aynı hassasiyeti diğer balıklarımıza da göstereceğimizi umarak yazıma burada son veriyorum.