Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Temmuz 2009 Pazartesi

EVLİLİK PROCESS İ…

Sabah kalktım,büyük gün!!!...
Hayatımın 3.nikah şahitliği için hazırlıklara başlayacağım bir gün!!!...

Bu kez diğerlerinden farklı olarak bir de gelinin yanındaki destek elemanı görevim bulunuyor ki bu konuda ilk tecrübem,bir evlilik sürecine hiç bu kadar yakın şahit olmamıştım. Evlenecek çift için büyük risk bu konuda sıfır tecrübe bir elemanı yanlarına almak :) ama seviyorlar beni kanımca…

Neyse ben başladım sabahın kör vakti kendi hazırlıklarıma erkenden düğün evinde olabilmek için.

Saç, tamam… Makyaj, tamam… Kıyafet tamam… Nane Şekeri, tamaaam…
Geçelim operasyonun detaylarına ,izlenimlerime...

Fotoğraf Çekimleri:
İlk aşaması olan hazırlanmış ( önceden hazırlanmış ve sizi karşılayanları en makbulü :)) gelin ve damatla birlikte fotoğrafçı yollarına düştük.Fotoğrafçıda ilk dikkatimi çeken örnek olarak ortaya konan gelin –damat albümleri oldu.Fotoğraf albümü değil, muzır neşriyat mübarek!!!
Toğbe… toğbe diyerek ve bu albümlerin altında yatan mantığı anlayamayarak çıktık stüdyodan.
Fotoğraf işkencesi bu kadarla kalmayıp evlendirme dairesinde de devam ediyormuş meğerse.
Etrafta fotoğrafçıların abuk sabuk poz önerilerini uygulamaya çalışan, ne yaptığının farkında olamayan, o sırada hayatın anlamını ve orada ne işi olduğunu sorgulayan kalabalık bir gelin ve damat popülâsyonu karşılıyor sizi.
İnsan evlenmenin tüm aşamalarını kabul etse, bu zorlu işlere “bu da geçeeer” diyerek katlansa bile bu fotoğrafçılara poz verme, fotoğraf çektirme aşamasında bile cayabilir!!! Böyle bir cayma kararını ve olabilecek kaçma eylemini engellemek üzere aile üyeleri gelinleri ve damatları hiiiç yalnız bırakmıyorlar. Onlar da bana göre bu işin tuhaflığının farkında ama bu kadar zorlu bir operasyonu kendilerinden başkasının kaçarak kurtulmasını istemediklerinden, bırakmıyorlar zavallı adayları :)
Gelin Odası:
Gelin odalarına neden herkesin alınmadığını bu kez daha iyi anladım, çünkü hayal gücü son derece gelişmiş fotoğrafçıların gelin ve damatlar üzerindeki garip fotoğraf kompozisyonu komploları daha ileri aşamada devam ediyor bu alanda. Şahsen ben, ahlakım bozulmadan hemen attım dışarı kendimi. Cık… Cık… Cık.
Nikâh Memuru Diyalogları:
Nikâh sürecini engelli bir yarış gibi düşündüğünüzde “hadi şu yarışı tamamlayıp kazanalım “diye değil de” buraya kadar çektik çekeceğimizi sona yaklaştık galiba” düşüncesiyle çıkıveriyorsunuz gibi geliyor nikâh memurunun karşısına.
Hele bir de konuşmayı seven, nüktedan(!) bir memura denk gelmişseniz vay halinize!!! Yüzlerinden hiç silemedikleri, kameralara gülerken yüzlerine yapışıp kalan gülümsemeleriyle ve artık gelişmiş yüz kaslarının onlara bir oyunu olarak ilginç diyalogların içinde buluveriyor gelin ve damatlarımız kendileri.
Şahitlik Merciinin Durumu?
Gelin ve damadın yanı sıra şahitler de memurun diyaloglarını takip etmek ve sorularına yanıt vermek zorunda olduğu için “ aaamaaaan bu beni ilgilendirmez, boş vereyim” diyemeden her bir konuşmayı takip etmek zorunda kalıyorsunuz.
Gelin ve damadın kendi isteği ile hiçbir baskı altında kalmadan oturduğu nikâh masasında siz de bir şahit olarak daha önce defalarca teyit etseniz de kendi medeni halinizin bir kazaya kurban gitmeden, değişmeyeceği garantisine güvenemiyorsunuz.
Kolay değil, nikah masasında, nikah memurunun size sorduğu soruya “evet” diyerek bir de nikah defterine imza atmanız bekleniyor sizden !!! Geriliyorsunuz doğal olarak…
Sayamayacağınız Kadar Çok Kişiyle Öpüşme:
Karışıklı evetler dendikten ve imzalar atıldıktan sonraaaaa tebrik alanında gelin ve damadı bekleyen son olmasını umduğunuz tüm davetlilerle öpüşme, teşekkür etme, yine poz verme işkencesi.
Bunu uzaktan izledim, o bile yetti gözümün korkması için
Gelin Ayakkabısı Kontrolü:
Eğlenceyi de tamamladıktan sonra sabah büyük bir hevesle isminizin yazıldığını gördüğünüz gelin ayakkabısının altında günün sonunda adınızın silindiğini görmek bir kâbus gibi üstünüze üstünüze geliyor bütün gün edindiğiniz tecrübe ve izlenimleri düşününce :(







Sahiden bütün bunları çekmeye değiyor mu?