Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Eylül 2010 Perşembe

YENİ BİR GEZEGEN BULUNMUŞ HEMEN GİDİP YERLEŞELİM :)

İngiliz bilimciler uzayın “Goldilocks bölgesi”inde “Gliese 581” adını verdikleri yeni bir gezegen keşfetmişler.

Haberi Hürriyet Gazetesinde okuduğumda eşyalarımı toplayıp hemen gidip yerleşesim geldi.Niye böyle heveslendim?Bu dünyaya pek uyumlu sayılmam belki yenisi bana daha uygundur diye düşündüm.Gidip görmek lazım.

Yol biraz uzun.Bize mesafesi 20 ışık yılı, yani 200 trilyon kilometreymiş!!!

Ama ben uzun yolu severim, alırım yanıma kitap, dergi,müzik felan.Yolun nasıl geçtiğini anlamam bile(diye düşünüyorum).Yola çıkıp görmek lazım :)

Bu gezegende su olma olasılığı çok yüksekmiş , araştırılıyormuş.Benim gibi su düşkünü birisi için önemli bir gereksinim,gezegenin su durumu hakkındaki gelişmeler yakın takibimde.

Atmosferinin bizim dünyamızdan biraz daha soğuk olduğu söyleniyor .Üşümeyen biri olarak benim için hiç mühim bir nokta değil.

Yiyecek içecek durumundan bahsedilmemiş.Boğazına düşkün Nane Şekeriniz için takip edilmesi gereken bir nokta daha…

Boyutları neredeyse dünya kadarmış.Ooooh yayıl yayılabildiğin kadar .

Taze gezegenimiz kendi güneşi etrafındaki dönüşünü 37 günde tamamlıyormuş.Bizim gibi 365 günde değil.İlk okuduğumda çıkardığım sonuç “37 günde 1 yıl geçiyorsa çabuk yaş alınıyor amanınnn!!!” oldu.Şimdi bir kez daha düşünüyorum.Belki orada gün kavramı, güneş etrafında dönme falan farklı süreleri karşılıyor olabilir.Araştırmak lazım.

Yoksa burada 1 yıl yaşlanılırken orada yaklaşık 10 yıl yaşlanılıyor olması her dişi insanoğlu için oldukça sevimsiz bir nokta kanımca…

17 Eylül 2010 Cuma

İKİNCİ BOZCAADA ÇIKARTMAM

Hava müthiş…


Deniz harika…


O denizde yüzmek nefis…


Sokaklarında boş boş dolanmak ise olağanüstü...


Ama Ada halkına bişeyler olmuş,hiç konuksever değiller artık :(


İlk gidişim eylül 2003, ikinci gidiş eylül 2010.


7 yılda görünürde hiç bir şey değişmemiş.Bu gidişimde de gayet güzel rehberlik edebildim hiçbir şeyi unutmadan.


Bayramda yapılan kısa süreli bir tatilde gittiğim Bozcaada'dan ilk gidişim gibi her şeyinden büyülenmiş bir şekilde bahsetmeyi çok isterdim ama öyle olmadı.


Dedim ya denizi,kumu,güneşi,sokakları çok güzeldi ama kaldığımız yerden tutun da yemek yediğimiz restoranlara,çay içtiğimiz yere kadar herkes insana, müşteriye doymuş,nasılsa hep gelecekler diye elde var bir şeklinde yaklaşıyorlar.


Hiç hoş değildi.


Ben bu ikinci gidişimi arkadaşlarımla geçirdiğim güzel zaman dilimleri ile hatırlayıp ada kısmını aklımdan çıkarıyorum, ilk gittiğim zamana ait zarif,güzel yaklaşımlı insanları ile hatırlamak istiyorum.

15 Eylül 2010 Çarşamba

BİLEMEDİM NE YAPACAĞIMI

Öğle yemeğine bile 15 dk ayırabildiğim, gece mesainin neredeyse kesin göründüğü bir iş günü aniden saat 18:00 de bitiverince ben de attım kendimi evime .

Eve iş de getirmemişim.

Bir de annemin iyileşmesine bağlı evin operasyonel yükü de kalmamış bu akşam bana.

Tam anlamıyla boş birkaç saatim var.

Ama ben unutmuşum boş zamanlarda ne yapılır?Uzun süre yemek yemediğinizde birden masada ne yiyeceğinizi bilemezsiniz ya ben de o durumdayım şu anda.

Biraz kitap okudum ,olmadı.

Sonra aklıma tv izlemek geldi.Onu da unutmuşum,bişey bulamadım izleyecek.

Odamı toplayayım dedim ooof o da çok uzun iş.

Bir yanım da diyor ki fırsat bu fırsat erken yat uyu,dinlen.Ama o zaman da elimdeki bu kaçamak birkaç boş saati kaçıracakmışım gibi geliyor.

Evde dolanıp dururken ,msn ve facebook da sohbete başladım arkadaşlarımla :)

Oooh mis gibi uzun uzun sohbet ediyoruz :) Ne güzel şeymiş böyle bilgisayarı eğlence amaçlı kullanmak :)

Sevdim bu işi :)