Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Ekim 2009 Pazartesi

ANTAKYA GEZİSİ 1










Bayram tatili gezimize kısa bir Antakya molasını da eklemeyi başarabildik.

Sadece bir gün vaktimiz olması nedeni ile Antakya’da belli yerleri gezebildik. Antakya, gördüğüm kadarı ile öyle bir günde anlayabileceğiniz, görebileceğiniz, çok da fikir beyan edebileceğiniz bir yer değil. Umarım bir kez daha detaylı şekilde görebilme imkânım olur.

Şehrin, tarihi yerleri, lezzetleri ve iç içe geçmiş kültürü ile ne kadar gizemli ve güzel ise yeni şehirleşmesini de o kadar estetikten uzak buldum.

Bayramın ilk gününü Antakya’ya ayırdığımız için pek çok yerin kapalı olması ile karşılaştık. Örneğin Sultan Sofrası adında çok ünlü olduğu söylenen restoranda yemek yiyemedik. Bütün gezimizde ne kadar çok ve aralıksız yediğimizden sık sık bahsetmiştim. Sultan Sofrasında yemek yiyememenin üzerimizde nasıl travmatik bir etki yarattığını artık siz de kolaylıkla tahmin edebilirsiniz :) Ama bu bizim hızımızı kesmeye asla neden olmadı.

Sabah köy kahvaltısı yapmak üzere yolda atıştırmalık yediğimiz poğaçalarımızın etkisi azalmaya başladığından hızla kahvaltı mekânı aramaya başladık. Karkışla’da bu şekilde güzel köy kahvaltısı yapabileceğimiz yerler olduğunu öğrenerek yemekle randevumuza doğru yola çıktık. Çıktık ama yolda ne bir tabela, ne bir işaret, ne de bize umut verecek kahvaltı mekânları göremeyince arabamızda bulduğumuz Bolu’da alıp varlığını unuttuğumuz çikolata ve bisküvi stoklarımıza sarıldık hemen.

Yol, etrafta kahvaltı mekânı olduğu konusuna ciddi derecede umut kırıcıydı. Tam dönelim artık başka yerde bir şeyler ararız derken karşımıza Karaköse Çay Bahçesi diye bir yer çıktı:)

Beklediğimize değmiş ve muhteşem kahvaltımıza ulaşmıştık. İçinde rahat rahat yayılarak kahvaltımızı yapabileceğimiz küçük bir kulübede yaptılar servisimizi. Çok keyifliydi. Bahçesindeki masaları ayaklarınızı suya sokabileceğiniz küçük havuzlara yerleştirmişlerdi.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz dinlenip, biraz sohbetten sonra artık tarihi yerlere gitmek üzere yeniden düştük şehir merkezine doğru yollara.

İlk durağımız olan Saint Pierre Kilisesi bilgileri için yarın burada buluşalım mı? :)
Foto1: Kahvaltı mekanımızın bahçesi.Masalar suyun içinde.
Foto 2: Semaverde çay keyfi
Foto 3: Köy kahvaltımızın bir kısmı.

5 yorum:

  1. O masaların altındaki küçük havuzlar ne enteresanmış öyle. Bende gitmek istiyom :)

    YanıtlaSil
  2. evet DaiSycim, çok sıcak olunca faideli bir düşünce :)

    YanıtlaSil
  3. havuzlara bayıldım, o sıcakta normal tabii bu icat:)

    YanıtlaSil
  4. Güney illerine yapılan gastronomik tur hayli kapsamlı olmuş, çok imrendim, çok kıskandım, özellikle yiyip içilenler kısmını. Afiyetler olsun, gezip gördüğünüz sizin olsun. Sen yiyip içtiklerini anlatmaya devam et, ben de yemiş kadar oluyorum:))

    YanıtlaSil
  5. Leylak Dalı, cidden çok yedik.Allahtan orada aldığım ağırlıklardan kurtuldum :)

    küfkedisi, sıcaklar için ben de çok faideli buldum.Biz oradayken havanın bir kapatıp bir açmasından dolayı üşütüp gezinin keyfini kaçırmamak için kuru yerlere takıldım :)

    YanıtlaSil