YEDİK… İÇTİK… ÇATLAMADIK
Ama kilo aldık tabii…
Aslında bu geziyi gezip görmeden çok sürekli bir yemek yeme gezisi olarak özetlemem sanırım yanlış olmayacak.
Gezinin başında “…Ya çok yedik… Ama daha yeni yedik, bunu da yersek çok olmaz mı?” derken kısa sürede hemen duruma yüksek bir adaptasyonla yemek yeme şansımızı, yeni tatlar deneme seçeneklerimizi sorgulamadan, teeek tek gerçekleştirdik. Önümüze yemek geliyordu ve biz yiyorduk, sonra başka bir şey geliyordu onu da yiyorduk, sonra bir başkası şeklinde sabahın erken saatlerinde başlayan yemek serüvenimiz gecenin geeeç saatlerine değin sürüyordu. Biz bu durumu çabuk kabullendik :)
Neler yedik? Neleri denedik? Şimdi sıralamaya başlıyorum :)
Tantuni
Eh Mersine gitmişken yemeden olmaz diyerek ilk yemek düzeni bozumlarımıza tantuni ile başladık.
İstanbul’da 1-2 kez yemiştim ve pek sevmemiştim. Ama kaynağında yiyince işin rengi değişiyormuş. Olağanüstü bir şey :)Şimdi yine İstanbul’da yemiyorum o kadar güzel değil diye :)
Tantunimizi “açık” olarak tanımladıkları dürüm şekli ile yedik. Lüp lüp ağza atılması da çok kolay oluyor :) Daha az yağlı isterseniz biftek istiyoruz deyin dediler bilenler. Biz de öyle dedik o şekli ile de yedik. Üzerine limon sıkın böyle yenir dediler üzerine limon da sıkıp yedik bol bol, gündüz gece. :) Limonlu şeklini ben pek sevmedim.
Sıkma Börek
Sıkma böreğin resmini çekmeyi unuttuğumu yedikten sonra fark ettim :( Burada görüntüleyemeyeceğim.
Peynirli, dürüm şeklinde gözleme olarak tanımlayabilir, yine çok lezzetli olduğunu söyleyebilirim.
Kerebiç
Bu bir çeşit tatlı. İrmikli bir hamuru içli köfte gibi şekillendirip içine fıstık ya da ceviz koyarak hazırlıyorlar. Tatlının en ilginç yanı kreması. Çöven kökünün kaynatılarak elde edilen sıvının krema haline gelene kadar çırpılıp fazla bol şeker ile krema haline getirilerek yapılıyormuş. Kerebiç tatlısını bu köpük gibi kremaya batırarak yiyorsunuz.
Çok fazla tatlı, kreması hafif buruk bir tada sahip. Önce 1–2 lokma tadına bakılıp beğenilirse 1 porsiyon söylemenizi tavsiye edeceğim.
Ben çok çok beğendim.
Cezerye
Bunu sanırım hemen herkes biliyordur. Havuçlu lokumlar diyordum ben ama burada döner gibi yaprak yaprak kesilerek satıldığını gördüm. Bu şekli de çok güzel. Hep dikdörtgen prizma şekline alışık olunca böylesi değişik geldi.
Gittiğinizde mutlaka almanızı önereceğim. Ben oldum olası çok severim, objektif bir yorum getiremeyeceğim.
Dondurmacı Halil’den aldık. En meşhuru o dediler. Pişman da olmadık. Cezeryemizi alırken dondurma yemeyi de ihmal etmeyerek yeme içme yüklemelerimize son hız devam ettik :)
Şalgam Suyu
Küçükken, dolapta görüp, meyve suyu sandıktan sonra birden içerek hiç beklemediğim bir tatla karşılaştıktan sonra nefret ettiğim, bir daha da sevemediğim içecek.
Mersinden almadan dönemeyin dediler. Bunu pek seven ev halkıma hediye olarak aldım ve getirdim. Sevenler harika bir şey olduğunu söylediler. Kendim test etmedim.
Ciğerci
Ciğercileri çok ünlüymüş ciğer yemeden dönmeyelim düşüncesi ile bir de ciğerciye daldık. Ama ben ciğerden de nefret ettiğim için yemedim. Yiyenler beğendiler. Daha çok gecenin bir vakti ciğer yemek tuhaf geldi :)
Kahvaltı
Dönüş yapacağımız günün sabahı sahilde kahvaltı yapmaya karar vererek yine mutlaka gitmemiz için Jasmin Cafe’yi önerdiler. Biz de gittik bol bol olan açık büfeden bool bol faidelendik :)
Ama kilo aldık tabii…
Aslında bu geziyi gezip görmeden çok sürekli bir yemek yeme gezisi olarak özetlemem sanırım yanlış olmayacak.
Gezinin başında “…Ya çok yedik… Ama daha yeni yedik, bunu da yersek çok olmaz mı?” derken kısa sürede hemen duruma yüksek bir adaptasyonla yemek yeme şansımızı, yeni tatlar deneme seçeneklerimizi sorgulamadan, teeek tek gerçekleştirdik. Önümüze yemek geliyordu ve biz yiyorduk, sonra başka bir şey geliyordu onu da yiyorduk, sonra bir başkası şeklinde sabahın erken saatlerinde başlayan yemek serüvenimiz gecenin geeeç saatlerine değin sürüyordu. Biz bu durumu çabuk kabullendik :)
Neler yedik? Neleri denedik? Şimdi sıralamaya başlıyorum :)
Tantuni
Eh Mersine gitmişken yemeden olmaz diyerek ilk yemek düzeni bozumlarımıza tantuni ile başladık.
İstanbul’da 1-2 kez yemiştim ve pek sevmemiştim. Ama kaynağında yiyince işin rengi değişiyormuş. Olağanüstü bir şey :)Şimdi yine İstanbul’da yemiyorum o kadar güzel değil diye :)
Tantunimizi “açık” olarak tanımladıkları dürüm şekli ile yedik. Lüp lüp ağza atılması da çok kolay oluyor :) Daha az yağlı isterseniz biftek istiyoruz deyin dediler bilenler. Biz de öyle dedik o şekli ile de yedik. Üzerine limon sıkın böyle yenir dediler üzerine limon da sıkıp yedik bol bol, gündüz gece. :) Limonlu şeklini ben pek sevmedim.
Sıkma Börek
Sıkma böreğin resmini çekmeyi unuttuğumu yedikten sonra fark ettim :( Burada görüntüleyemeyeceğim.
Peynirli, dürüm şeklinde gözleme olarak tanımlayabilir, yine çok lezzetli olduğunu söyleyebilirim.
Kerebiç
Bu bir çeşit tatlı. İrmikli bir hamuru içli köfte gibi şekillendirip içine fıstık ya da ceviz koyarak hazırlıyorlar. Tatlının en ilginç yanı kreması. Çöven kökünün kaynatılarak elde edilen sıvının krema haline gelene kadar çırpılıp fazla bol şeker ile krema haline getirilerek yapılıyormuş. Kerebiç tatlısını bu köpük gibi kremaya batırarak yiyorsunuz.
Çok fazla tatlı, kreması hafif buruk bir tada sahip. Önce 1–2 lokma tadına bakılıp beğenilirse 1 porsiyon söylemenizi tavsiye edeceğim.
Ben çok çok beğendim.
Cezerye
Bunu sanırım hemen herkes biliyordur. Havuçlu lokumlar diyordum ben ama burada döner gibi yaprak yaprak kesilerek satıldığını gördüm. Bu şekli de çok güzel. Hep dikdörtgen prizma şekline alışık olunca böylesi değişik geldi.
Gittiğinizde mutlaka almanızı önereceğim. Ben oldum olası çok severim, objektif bir yorum getiremeyeceğim.
Dondurmacı Halil’den aldık. En meşhuru o dediler. Pişman da olmadık. Cezeryemizi alırken dondurma yemeyi de ihmal etmeyerek yeme içme yüklemelerimize son hız devam ettik :)
Şalgam Suyu
Küçükken, dolapta görüp, meyve suyu sandıktan sonra birden içerek hiç beklemediğim bir tatla karşılaştıktan sonra nefret ettiğim, bir daha da sevemediğim içecek.
Mersinden almadan dönemeyin dediler. Bunu pek seven ev halkıma hediye olarak aldım ve getirdim. Sevenler harika bir şey olduğunu söylediler. Kendim test etmedim.
Ciğerci
Ciğercileri çok ünlüymüş ciğer yemeden dönmeyelim düşüncesi ile bir de ciğerciye daldık. Ama ben ciğerden de nefret ettiğim için yemedim. Yiyenler beğendiler. Daha çok gecenin bir vakti ciğer yemek tuhaf geldi :)
Kahvaltı
Dönüş yapacağımız günün sabahı sahilde kahvaltı yapmaya karar vererek yine mutlaka gitmemiz için Jasmin Cafe’yi önerdiler. Biz de gittik bol bol olan açık büfeden bool bol faidelendik :)
Foto 1: Mersin sahil görüntü
Foto 2: Açık tantuni
Foto 3: Tantuniyi limonlama aşaması
Foto 4 : Kerebiç
Foto 5 : Kerebiç içi açılmış şekilde
kerebiç i çok merak ettim değişik bir lezzete benziyor, mersin e gidince sanırım ilk aklıma gelecek şey bu olacak:)
YanıtlaSilBak olmadı şimdi. Sıkma börek'i çok merak ettim. Yağı sıkılmış börek gibi bişi mi? Tez zamanda gene gidile ve yenilmeden önce de fotosu çekile :)
YanıtlaSilAfiyet olsun, zevk olsun yağ olmasın. Zaten seyahatte yenilen şeyler kilo yapmaz:) Hem değişik tadlar denemişiniz vücut onun ne olduğunu anlayıp yağa dönüştürene kadar çıkar gider. Kerebiçi aynı bu şekliyle Çiya'da yemiştim. Üstüne de hazmetmesi için kekik çayı ikram etmişlerdi.
YanıtlaSilSefan olsun canım, Nice gezilere inşallah...
küfkedisi...çok tatlı bişey, umarım denersin :)
YanıtlaSilDaiSy...inşallah bir kez daha gideeer, sıkma böreği de fotolarım.
Leylakcım...hemen gitti zaten orada alınan kilo :) Çiya'da olduğunu bilmiyordum ama güneydoğu yemekleri yaptığı düşünlürse benim görmemem enteresan olmuş.ben anlattıktan sonra kerebiçi merak eden çok olmuştu, onları Çiya Sofrasına yönlendireyim .