İlk kaplumbağam öldüğünde çok üzülüp bari bu yaşasın diye adını Yaşar koydum kaplumbağamın.
15 yaşında.
Havaların ısınma eğilimi ile onun da enerjisi yeniden artmaya ve yavaş yavaş hareketlenmeye, hayata dönmeye başladı. Bir süredir kış uykusu nedeni ile aile ortamımıza katılamayarak ortamı Whisky’mize ( muhabbet kuşumuz ) bırakmıştı. Whisky cirit atıyordu ortalıkla, tüm ilgi de onun üzerindeydi. Şimdi Yaşar devreye girince yine çılgına dönecek. Bizi zor günler bekliyor.
Dedim ya Yaşar 15 yaşında. Bir bakıma onunla birlikte büyüdük. Hayvanın üzerinde bir sürü deney ve acaba bunu yapsam nasıl olur diye gerçekleştirdiğim uygulamalarla tam olarak bir ninja kaplumbağaya dönüştü Yaşar. Şaka değil, sahiden.
Çabuk büyüsün diye metabolizmasının hızlandığı dönemlerde yüksek proteinli yemlerle besledim, suyun içinden vitamini yeterince alamaz diye vitamini suyuna değil yemin üzerine damlatıp ellerimle yedirdim, güçlü kaslara sahip olsun diye düşünüp ( hiçbir bilimsel dayanağı yoktur) toprakta yürüttüm, bahçesindeki su, yüzmesi için yeterli değil diyerek yüzmesinin gelişmesi için akvaryuma atıp yüzme egzersizleri yapmasını sağladım, istediğinde güneşten korunabilsin diye havuzunun kenarına küçük bir şemsiye bile koydum.
Yaşar, bütün bu yaptıklarımın sonucu olarak mı yoksa kendini kurtarma çabaları yüzünde mi bilmiyorum sık sık bahçesinden kaçardı. Ben her yaz döneminde elimde kocaman bir fener koltukların altında, dolapların arkasında firari Yaşar’ımı arar dururdum.
Bir gün bahçesinde dinlenmesi için koyduğum taşı, başı ile bahçesinin kenarına ittiğini ve yine bahçenin yanına bıraktığım bisikletimin pedalına pençesini atıp kendini sarkaç gibi sallandırarak bahçesinden kaçtığını gördükten sonra onun bir ninja kaplumbağa olduğundan emin oldum. Çalışmalarım sonuç vermişti. Kolları güçlenmiş, vitaminler de etkisini göstermiş zihni gayet açılmıştı :)
Ben de ona kaçamayacağı büyüklükte bir havuz alıp içindeki taşını da havuzdan çıkardıktan sonra artık kaçışları sona erdi :)
Bu kadar uzun yıllar içinde Yaşar’ım ve ben, zor zamanları da atlattık. Kardeşimin bunu artık hayvanat bahçesine verelim baskıları, bunun çorbası çok güzel olur diyenler ve böbrek yetmezliği. Evet, uzun süre böbrek yetmezliği çekti benim Yaşar’ım. Duygusuz bir veterinerin, sevimsiz kliniğinde teşhisi kondu ve öleceği söylendi bana dünyamı yıkarcasına :( Tedavisi için 1 kocaman gece boyunca o klinikte bile kaldı zavallıcık. Ama tedavi olumlu sonuç verdi ve şimdi canavar gibi :)
Tedavi süreci de ayrı bir macera. Benim köpeklerden çok korkmam, kliniğin köpek kaynaması ve eve gelecek bir veterinerimizin olması lüksü bir araya gelince evde muazzam bir bakımla hastalığı yendi.
Çok kişinin kaplumbağaları tepkisiz sanmaları da büyük talihsizlik. Oysaki Yaşar iğneleri yapan doktorunun ellerini iğne yapılmasın diye çiziyor ve iğne yapacağı yeri kuyruğu ile kapatarak ona engel olacak kadar da insanları tanıyabiliyor :)
Yoksa genelde kaplumbağalar tepkisiz de benim Yaşar’ım mı farklı? Bu benim özel bakımımın bir sonucu mu? Düşününce kaç kaplumbağanın havuzunda kendisine özel şemsiyesi vardır ki?
15 yaşında.
Havaların ısınma eğilimi ile onun da enerjisi yeniden artmaya ve yavaş yavaş hareketlenmeye, hayata dönmeye başladı. Bir süredir kış uykusu nedeni ile aile ortamımıza katılamayarak ortamı Whisky’mize ( muhabbet kuşumuz ) bırakmıştı. Whisky cirit atıyordu ortalıkla, tüm ilgi de onun üzerindeydi. Şimdi Yaşar devreye girince yine çılgına dönecek. Bizi zor günler bekliyor.
Dedim ya Yaşar 15 yaşında. Bir bakıma onunla birlikte büyüdük. Hayvanın üzerinde bir sürü deney ve acaba bunu yapsam nasıl olur diye gerçekleştirdiğim uygulamalarla tam olarak bir ninja kaplumbağaya dönüştü Yaşar. Şaka değil, sahiden.
Çabuk büyüsün diye metabolizmasının hızlandığı dönemlerde yüksek proteinli yemlerle besledim, suyun içinden vitamini yeterince alamaz diye vitamini suyuna değil yemin üzerine damlatıp ellerimle yedirdim, güçlü kaslara sahip olsun diye düşünüp ( hiçbir bilimsel dayanağı yoktur) toprakta yürüttüm, bahçesindeki su, yüzmesi için yeterli değil diyerek yüzmesinin gelişmesi için akvaryuma atıp yüzme egzersizleri yapmasını sağladım, istediğinde güneşten korunabilsin diye havuzunun kenarına küçük bir şemsiye bile koydum.
Yaşar, bütün bu yaptıklarımın sonucu olarak mı yoksa kendini kurtarma çabaları yüzünde mi bilmiyorum sık sık bahçesinden kaçardı. Ben her yaz döneminde elimde kocaman bir fener koltukların altında, dolapların arkasında firari Yaşar’ımı arar dururdum.
Bir gün bahçesinde dinlenmesi için koyduğum taşı, başı ile bahçesinin kenarına ittiğini ve yine bahçenin yanına bıraktığım bisikletimin pedalına pençesini atıp kendini sarkaç gibi sallandırarak bahçesinden kaçtığını gördükten sonra onun bir ninja kaplumbağa olduğundan emin oldum. Çalışmalarım sonuç vermişti. Kolları güçlenmiş, vitaminler de etkisini göstermiş zihni gayet açılmıştı :)
Ben de ona kaçamayacağı büyüklükte bir havuz alıp içindeki taşını da havuzdan çıkardıktan sonra artık kaçışları sona erdi :)
Bu kadar uzun yıllar içinde Yaşar’ım ve ben, zor zamanları da atlattık. Kardeşimin bunu artık hayvanat bahçesine verelim baskıları, bunun çorbası çok güzel olur diyenler ve böbrek yetmezliği. Evet, uzun süre böbrek yetmezliği çekti benim Yaşar’ım. Duygusuz bir veterinerin, sevimsiz kliniğinde teşhisi kondu ve öleceği söylendi bana dünyamı yıkarcasına :( Tedavisi için 1 kocaman gece boyunca o klinikte bile kaldı zavallıcık. Ama tedavi olumlu sonuç verdi ve şimdi canavar gibi :)
Tedavi süreci de ayrı bir macera. Benim köpeklerden çok korkmam, kliniğin köpek kaynaması ve eve gelecek bir veterinerimizin olması lüksü bir araya gelince evde muazzam bir bakımla hastalığı yendi.
Çok kişinin kaplumbağaları tepkisiz sanmaları da büyük talihsizlik. Oysaki Yaşar iğneleri yapan doktorunun ellerini iğne yapılmasın diye çiziyor ve iğne yapacağı yeri kuyruğu ile kapatarak ona engel olacak kadar da insanları tanıyabiliyor :)
Yoksa genelde kaplumbağalar tepkisiz de benim Yaşar’ım mı farklı? Bu benim özel bakımımın bir sonucu mu? Düşününce kaç kaplumbağanın havuzunda kendisine özel şemsiyesi vardır ki?
sevgili nane şekeri:) keyifli bir yazı olmuş, sana ve sevgili ninja dostuna daha nice 15 seneler diliyorum:)
YanıtlaSilsevgiyle kal
teşekkür ederim sevgili okurum bili :) güzel dileklerini Yaşa'a da ileteceğim :)
YanıtlaSilyüz yüzelli sene yaşamıyo muydu kamlumbağalar... :)
YanıtlaSilumarım benimki de o kadar yaşabilir sevgili Gelincim.su kaplumbağaları kendi ortamları dışında ortalama 35 -40 yıl yaşayabiliyorlar.
YanıtlaSilÇok güzel bi yazıydı sevgili naneşekeri :))
YanıtlaSilYaşar'ın bu şirin hikayesi gözümde çok karizmatik bi kaplumbağa yarattı söyliyim :))
çok karizmatiktir benim Yaşar'ım zaten hiç şüphen olmasın :)
YanıtlaSil